top of page

KASTEN YARALAMA SUÇU NEDİR? CEZASI NEDİR?

  • ogunalkan71
  • 3 Oca 2022
  • 6 dakikada okunur

Kasten yaralama suçu uygulamada en çok karşılaştığımız suç tiplerindendir. Bu suç Türk Ceza Kanunumuzun 86 ve 87. Maddelerinde düzenlenmektedir.


TCK 86/1 kasten yaralama suçunu genel olarak tanımlamış ve cezasını belirlemiştir.

-Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.


86/2 basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek kasten yaralamayı düzenlemektedir.

-Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.


86/3 ise bu suçun daha fazla cezayı gerektiren nitelikli hallerini düzenlemiştir.

-Kasten yaralama suçunun;

a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,(5)

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Silahla,

f) Canavarca hisle,

İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır


Yaralama suçunun oluşabilmesi için mağdur üzerinde aşağıdaki 3 halden birinin oluşması zorunludur;

1)Vücuda acı vermek

-Vücutta darp ve cebir izi bulunmasa da acı verme eylemi sabit olduğunda suç oluşmuş kabul edilmektedir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2013/8289 E. 2014/1392 K. Sayılı ilamında da '' BTM yazmayan raporlarda dahi acı verme eylemi sabitse ceza verilmelidir. '' diyerek bu duruma açıklık getirmiştir.

2)Sağlığı bozmak

-Sağlığın bozulması hali sadece fiziksel sağlığın bozulmasını değil aynı zamanda ruhsal sağlığın bozulması durumunu da kapsar.

3)Algılama yeteneğini bozmak


Kasten Yaralama Suçunda Uzlaştırma Ve Şikayet


Kasten yaralama suçunun TCK 86/1'de düzenlenen temel şekli şikayete tabi değildir ancak uzlaştırma prosedürünün işlemesi gereken suçlardandır.


Şikayete tabi olan TCK 86/2'de düzenlenen '' basit tıbbı müdahale ile giderilebilecek'' yaralamadır. Burada ise şikayet süresi 6 ay ile sınırlıdır. Mağdurun 6 ay içinde şikayetçi olmaması şikayet hakkını ortadan kaldırır. Bu hususta dikkat edilmesi gereken BTM ile girebilecek yaralamanın TCK 86/3de düzenlenen nitelikli hallerden birini oluşturmamasıdır aksi takdirde suç şikayete tabi olmaktan çıkacaktır.




Konu İle İlgili Yargıtay Kararları


''12 yaşından küçük çocukların yaralanmasında TCK 86/3-b hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı yönünde rapor alınmalıdır. Suçun 12 yaşından küçük mağdur çocuğa karşı işlendiğinin anlaşılması karşısında, mağdurun suç tarihinde beden veya ruh bakımından kendini savunacak durumda olup olmadığı belirlendikten sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tespiti gerekir.'' Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2008/26752 E. - 2008/1884 K.


'' Özel güvenlik görevlisine karşı yaralama 5118 sayılı kanun m. 23 gereği TCK m.86/3-c kapsamındadır.'' Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2011/32814 E. - 2012/15864 K.


'' Sanığın eylemini TCK'nin 6/1-f.4 bendine göre silahtan sayılan metal kül tablası ile gerçekleştirmesine karşısında sanığın cezasında TCK'nin 86/3-e maddesine göre arttırım yapılmaması, bozmayı gerektirmiş... '' 3. Ceza Dairesi 2013/12581 E. , 2014/1652 K.


''Sanığın yaralama eylemini silahtan sayılan telefon ile eşine karşı gerçekleştirdiğinin kabul edilmesi karşısında; 5237 sayılı TCK'nin 86/2. maddesine göre temel cezanın aynı olayda iki nitelikli halin (TCK'nin 86/3-a ve 86/3-e maddelerinin) birleşmesi nedeniyle TCK'nin 61. maddesindeki ölçütler ve TCK'nin 3. maddesindeki cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle eksik ceza tayini..'' 3. Ceza Dairesi 2019/15230 E. - 2020/530 K.


''Sanığın suçta kullanmış olduğu biber gazının 5237 sayılı TCK'nin 6. maddesi uyarınca silah niteliğinde olduğu gözetilerek sanığa TCK'nin 86/3-e maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi '' Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2011/38244 E. - 2013/6627 K.


'' Mağdurenin beyanıyla uyumlu doktor raporunda tanımlanan yaralanmaların niteliği ve olayın özelliklerine göre, sanığın kızına karşı kasten yaralama eylemini TCK'nin 6/1-f-4. maddesi uyarınca silahtan sayılan pet şişe ile gerçekleştirdiği anlaşılmakla, aynı olayda birden fazla nitelikli halin birleşmesi nedeniyle sanık hakkında TCK'nin 61. maddesi gereğince temel ceza tayininde altsınırdan uzaklaşılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi,'' Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2015/11169 E. - 2015/27147 K.




Kasten Yaralama Suçunun Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Halleri


Kasten yaralama suçunun işlenmesi sonucu mağdurun üzerinde daha ağır etkiler bırakması hali Türk Ceza Kanunu'nda daha ağır cezalara tabi tutulmuştur. Bu haller 87. Maddede 4 farklı fıkra altında düzenlenmiştir. Madde 87;

(1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;

a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,

b) Konuşmasında sürekli zorluğa,

c) Yüzünde sabit ize,

d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.

(2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;

a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,

b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,

c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,

d) Yüzünün sürekli değişikliğine,

e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.

(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.

(4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.


Diş kırığının kemik kırılmaması gerektiğine dair karar;


''1) Sanık … hakkında müşteki Sıdık’a karşı kasten yaralama eylemi nedeniyle kurulan hükme yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde:

Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibareler iptal edilmiş ise de, bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre sanığın yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün ONANMASINA,

2) Sanık … hakkında müşteki …’ye karşı kasten yaralama eylemi nedeniyle kurulan hükme yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde:

Oluşa, dosya kapsamına, müştekinin aşamalarda değişmeyen beyanlarına, müşteki Sıdık’ın beyanlarına ve olay günü Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden alınan raporda “hastanın sağ üst 1.diş ve sol üst 1.dişinde tam kayıp mevcut” olduğunun belirtilmesine göre, müştekiye ait dişlerin sanığın eylemi sonucu kırılıp kırılmadığının tespitinin gerektiği yönündeki tebliğnamenin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;

a) Müşteki hakkında düzenlenen Elazığ Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nin 04.06.2013 tarihli raporunda, “sağ üst 1 ve sol üst 1 no’lu dişlerin” olmadığının belirtildiği, ancak mağdurun diş kaybı nedeniyle yaralanmasının duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ya da yitirilmesine neden olup olmadığı hususunda görüş bildirilmediği anlaşılmakla; müştekinin tüm tedavi evrakları, geçici ve kati raporları temin edilip, en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek, mağdurun yaralanmasının duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ya da yitirilmesine neden olup olmadığı hususunda rapor aldırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

b) Adli Tıp uygulamalarına ve Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre; diş kırığının kemik kırığı olarak değerlendirilemeyeceği gözetilmeksizin, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca belirlenen cezadan 5237 sayılı TCK’nin 87/3. maddesi gereğince artırım yapılması suretiyle fazla ceza tayini,

c) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 14/07/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. '' T.C YARGITAY 3.CD

E:2020/4467 K:2020/9661


Yüzde Sabit İze Neden Olma


“Yine sanığın mağdurenin yüzünde sabit ize ve bir kısım basit tıbbi müdahaleler ile giderilebilir yaralamalara yol açan fiilinin 5237 S.K.un 86/2 madde kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, buna göre temel cezanın 5237 TCK.nun 86/1 maddesi uyarınca belirlenmesinin gerektiği gözetilmeksizin hüküm kurulması, aleyhe temyiz olmadığından ve 87. maddenin 1. fıkrasının son cümlesi uyarınca sonuca da etkili görülmediğinden, bozma sebebi yapılmamıştır”

(Yarg., 3. CD., 11.02.2009, 16205/1955)


Sanığın mağdurenin yüzünde sabit ize yol açan fiilinin 5237 S.K.un 86/2 madde kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, buna göre temel cezanın 5237 TCK.nun 86/1 maddesi uyarınca belirlenmesinin gerektiği gözetilmeksizin hüküm kurulması ve TCK.nun 87/1-son maddesi gereğince tayin olunacak cezanın 5 yıldan az olamayacağının gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır” (Yarg., 3. CD., 11.02.2009, 16714/1915).


Böbrek Fonksiyonlarının Yitirilmesi


“Mağdurun Antalya Adli Tıp Şube Müdürlüğünden aldırılan 08.06.2006 tarihli raporunda bildirilen sağ nefrektominin (böbrek çıkarılmasının) yaralanmasının yerleşmiş uygulamaya ve Adli Tıp Kurumu kriterlerine göre “organlardan birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde olduğu” ve bu nedenle sanık hakkında TCK.nun 87/2-b-son maddeleri uyarınca uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır” (Yarg., 3. CD., 18.10.2011, 12938/14363).


Yüzde Sürekli Değişikliğe Neden Olma


“Mağdurun Suruç Devlet Hastanesinden aldırılan 07.05.2008 tarihli raporunda, mağdurun yaralanmasının yüzünde sabit ize ve yüzünün sürekli değişmesine neden olduğunun belirtilmesi karşısında, sanık hakkında TCK’nin 87/2-d maddesi yerine TCK’nin 87/1-c maddesi uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış ve tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir” (Yarg. 3. CD., 30.04.2012, 5724/17325).


** Bu makale tamamen bilgilendirme amaçlı olup bu suçun faili veya mağduru iseniz yasal işlemler için Alkan Hukuk Bürosu avukatlarından ceza hukuku alanında tecrübe sahibi Av. Ogün ALKAN ve Av. Şevval VARANKAYA ile iletişime geçebilirsiniz.**


 
 
 
bottom of page